“Bütün o heybetli görüntümün ardında, eksik kalmış bir çocuktum ben”
![](https://bilpsikoloji.com/wp-content/webp-express/webp-images/uploads/2022/01/echo-ve-narkissos.jpeg.webp)
Echo and Narcissus, by John William Waterhouse, 1903
Yaşamın içerisinde; kendini aşırı beğenen, ayrıcalıklı olduğunu düşünen ve kendini diğerlerinden üstün gören, kişilerarası ilişkilerinde manipülatif ve çıkar odaklı yaklaşan, empati kurmaktan yoksun, çoğu zaman küstah denecek tavırlar sergileyen kişilerle karşılaşmışızdır.
İlişki içerisinde bir hayli yorucu olacak olan bu “tipler”, karşısındaki insanı yavaş yavaş tüketir. O’nun için sadece o ve onun meseleleri vardır. Meselesi kendi ile olan bu kişiler için, “öteki” nin sahnede herhangi bir yeri yoktur. Diğerine alan açmazlar. Onlar bir anlamda, ihtiyaç halinde kadroya alınan figüran oyunculardan ibrettir.
Ancak, bu göz boyayan renkli tabloya kanacak kişilerde elbette, azımsanmayacak derecede çok olacaktır. Kabuğu kudretli ve gösterişli ama çekirdeği bir o kadar kırılgan ve yaralı bu benlik, kendine kolayca takipçiler bulmayı başarır. Ancak kurulan bu ilişkiler, tahmin etmesi de güç olmayacağı üzere, uzun soluklu olmayacaklardır.
Bir diğerinin onayına, beğeni ve ilgisine olan karşı konulmaz arzuları, diğerlerinin varlığına ihtiyaç doğurur. Bu arayış bir anlamda geçmişte eksikliği kalanın telafi çabasıdır. Bu yetişkinlerin, çocukluklarında yeterince sevgi görmemiş, var olduğu gibi kabul edilmemiş olmama ihtimalleri yüksektir. Bu sebeple, diğerinde (bakım verende) arayıpta bulamadıkları; sevgi, şefkat, aynalanma, değer görme, ilgilenilme gibi ihtiyaçları kendi kendilerinde bulmayı, özetle; hazzı ve doyumu kendi içsel dünyalarında tatmini sağlamanın peşindedirler. Bir diğerine ihtiyaç duymazlar ancak paradoksal olarak bir öteki olmadan da yapamazlar. Ancak burada, ötekine biçilen görev ve yer, kişiye; onun başarılarını, “büyüklüğünü” ve “kudretini” işittirmek üzere kurgulanmış, ötekinin bunu yankıladığı sürece, ilişki içerisinde kalabildiği bir konumla sınırlandırılmıştır. Aksi bir durumda, eleştiriye ve reddedilmeye karşı aşırı hassas ve kırılgan olan bu bireylerde, ilişkilerin çatırdaması işten bile değildir.
Bu bağlamda narsisistik birey nesne (kişi, ilişki) seçimlerinde;
- Kendisinin olduğu şeyi (yani kendini),
- Kendisinin bir zamanlar olduğu şeyi,
- Kendisinin olmak istediği şeyi,
- Bir zamanlar kendisinin parçası olmuş bir şeyi,
ve bunların yerini alan bir dizi ikame nesneleri arar ve seçer. (Freud, 1914)
Yazıma bir öykü ile son vermek istiyorum.
Bir gün, Echo adında bir orman perisi Narkissos’a aşık olur. Ancak, bunu ona itiraf etmekte güçlük çeker. Çünkü kendisi, kendi adına konuşabilme yetisinden yoksun bırakılmış, sadece diğerlerinin söylediği son sözleri tekrar edebiliyor olmakla lanetlenmiştir. [Eko, yani yankı kelimeside buradan gelmektedir.] Aşkına karşılık bulamayan Echo, sonunda, doğa da bir yankı olarak yok olur ve gider. Ancak Echo’nun, Narkissos’un cezalandırılması için tanrılara yakarışı karşılıksız kalmaz.
Narkissos, kendine hayranlığının kurbanı olur. Gölde kendi yansımasına büyülenen Narkissos, sonunda göle düşerek can verir. Orada açan çiçeğin de Nergis çiçeği olduğuna inanılır.
Ama Paulo Coelho “Simyacı” adlı kitabında, aslı Oscar Wilde’a ait olan bu mitolojik hikayeyi şöyle aktarır.
Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların, onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.
– Neden ağlıyorsun? diye sormuş Oreas’lar.
– Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
– Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
– Narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
– Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık verdi iyice şaşıran Oreas’lar. Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!
Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:
-Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
Uzm. Klinik Psikolog Batuhan Bilen
Yararlanılan Kaynaklar
Yansıtma Dergisi, Narsisizm Sayısı, s. 100, Aralık 2015
Kişilik Bozuklukları, Köroğlu, E., s.92, 2010
Paulo Coelho, Simyacı.