Bipolar bozukluğun belirtilerine geçmeden evvel duygu, duygulanım ve duygu durum arasında ki farklara değinelim. ‘Duygular; tutum ve davranışlarla birlikte düşünceleri de etkileyen içsel durumlardır.’ [1] Örneğin; sevdiğimiz birine dair özlem duyduğumuzda ondan bir haber bekleriz ve ona ulaştığımızda mutlu hissederiz. Duygulanım (afekt) ise daha anlık (haber aldığında mutlu olmak gibi) ve bir süreliğine geçerli olan bir duygusal durumu kapsar. Bir süre sonra yoğunluğu ve şiddeti söner. Duygu durumu ise koşullara göre değişmeksizin var olan uzun süreli ve kolay değişkenlik göstermeyen duygu hallerimiz olarak tanımlayabiliriz. Örneğin; bir kişiyi genelde mutlu, neşeli, depresif, öfkeli mizaca sahip olarak tanımlamak gibi. Bu bağlamda; duygulanımı hava durumu, duygu duruma ise mevsim yakıştırmasını yapabiliriz.
Oluş nedenleri (etiyoloji) arasında başlıca; kalıtımsal, biyokimyasal, nöroendokrinal gibi biyolojik faktörlerin geçerli olabileceği söylenebilir. Öte yandan; çevresel faktörler, psikososyal koşullar, yaşam olaylarına bağlı stresin yoğunluğu, travmatik deneyimler yine hastalığın oluş nedenleri arasında gösterilebilmektedir. Öte yandan alkol/madde gibi uyarıcı madde kullanımının olması tetikleyici faktörler arasında yer almaktadır. Özetle; hastalığın ortaya çıkışında tek ve kesin bir oluş nedeni bulunmamaktadır. Sadece bazı etkenlerin birlikte, eğilimi ve riski arttırdığı söylenebilir. Örneğin, kişinin ailesinde bipolar tanısı almış birey/ler (kalıtım) varsa bu o kişinin bipolar olma ihtimalini diğer kişilere kıyasla (bir kaç kuşağa değin bu tanıyı almamış) daha riskli bir grup içine sokar. Ancak, bu demek değildir ki kişide kesin bipolar bozukluk görülecektir.
Bipolar bozukluk farklı epizotlardan oluşur. Temel olarak bunları; depresyon dönemi, manik ve hipomanik dönemlerolarak ayırabiliriz. Manik dönem içerisindeyken birey kendini aşırı enerji dolu, öforik (aşırı mutlu, neşeli) hisseder. Konuşma hızı ve çağrışımları artar. Amaca yönelik davranışta artış görülür. Yeni hedefler ve projeler geliştirir ve buna bağlı olarak, engellenmeye karşı olan tahammülsüzlüğünde artış görülür. Dürtüsellik ve riskli davranışlarda artış olabilir. Hızlı araba kullanma, alkol madde kullanımında artış, kontrolsüzce alışveriş yapma, kontrolsüz cinsel aktivite dürtüsel davranışlara örnek olarak verilebilir. Bu dönemde uyku ve yeme ihtiyacı da azalır. Hipomanik (hipo:az, altında) dönemi ise mani belirtilerinin daha hafif şiddet ve yoğunlukta seyrettiği bir evre olarak düşünebiliriz.
Depresyon (çökkünlük) dönemi ise manik dönemin diğer kutbudur. Bu dönem içerisindeyken kişinin hayattan aldığı keyif ciddi anlamda düşer (anhedoni). Hiç bir şey yapmak istemez. Kendini çoğunlukla yorgun hisseder. Unutkanlığı artabilir. Ağlama nöbetleri ve öfke patlamaları görülebilir. Suçluluk, pişmanlık, kendini değersiz hissetme gibi duygular yoğun olarak yaşanır. İştah kaybı veya artışı, öz bakım azalması, çok uyuma veya hiç uyuyamama görülür. İntihar ve ölüm düşünceleri olabilir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken nokta kişinin umudunun olup/olmadığını, intihar girişimine dair planları olup olmadığını değerlendirmektir. Kişinin içinde bulunduğu çökkünlük hali; nasihat etme, seyahat etme, alışveriş yapma, sohbet etme, azarlama vb. gibi eylemlerle ortadan kalkmaz. Depresyon içten gelen, hemen ortadan kalkmayan, sıklık ve şiddeti doğrultusunda kişinin hayat kalitesini ciddi manada etkileyen bir rahatsızlıktır. Bu yüzden zaman zaman depresif, keyifsiz, mutsuz hissetmekle depresyon döneminde olmak birbirinden çok farklı dönemlerdir. Depresyon çoğunlukla profesyonel bir destek alınarak tedavi edilmesi gereken bir süreç olarak yaşanır.
Genel olarak, kabul gören üç tip bipolar tanısından söz edilebilir. Bunlar; Bipolar Tip- 1, Bipolar Tip- 2 ve siklotimik bozukluk (siklotimi) diye ayrılmaktadır. Bipolar tip-1 tanısı almak için en az bir manik atak geçirmiş olma şartı yeterlidir. Hastalığın seyrine genelde, depresif ataklar da eşlik eder. Hastalığın seyri depresyon, mani, hipomani veya karma(*) şekilde devam edebilir. Bipolar Tip- 2 tanısı almak için en az bir hipomanik atak ve en az bir majör depresif atak geçirmiş olma şartı bulunmaktadır. Burada, mani veya karma dönem bulunmaz. Son olarak, siklotimik bozukluğu ekleyebiliriz. Siklotimi, hipomanik ve minör (hafif) depresif yani; majör depresyon gibi şiddetli ve yoğun olmayan, depresif atakların ardışık olarak eşlik ettiği, duygu dalgalanmalarının sık olduğu ve kronikleşmiş bir süreci kapsamaktadır.
Bipolar hastalar manik veya depresif epizotlarda psikotik ataklar geçirebilir. Bunlara halüsinasyonlar (varsanı) ve/ya delüzyonlar (sanrı) eşlik edebilir. Psikotik ataklar genelde içinde bulunulan duygu durum ile ilişkili olma eğilimindedir. Örneğin; manik epizotta olan bir kişi çok ünlü olduğunu veya özel güçlere sahip olduğunu düşünebilir. Öte yandan, depresyon dönemi içinde olan birinin geçirdiği psikotik atakta ise kişi aslında öyle olmasa da finansal olarak mahvolduğu ve çöktüğü gibi gerçek dışı inançlara sahip olabilir. Diğer yandan, bipolar rahatsızlığa başka psikopatolojik tanılarda eşlik edebilir (komorbid). Başlıcaları ve en sık eşlik edenler arasında; kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), madde ve alkol kötüye kullanımı ve yeme bozuklukları bunlar arasında sayılabilir.
Bunlara ek olarak ; hızlı döngülü bipolar bozukluk, karma özellikli bipolar bozukluk, mevsimsel özellikli bipolar bozukluk ve tanımlanmamış bipolar bozuklukta farklı bipolar bozuk çeşitleri olarak spektruma eklenebilir.
Madalyonun iki yüzü gibi görülebilecek bu iki dönem esasında her iki koşulda da bireyin hayat kalitesini düşüren, iş, akademik, aile, arkadaşlık gibi çeşitli boyutlarda bireyin yaşamına zarar veren boyutlara ulaşır. Ancak unutmamak gerekir ki kişi uygun ilaç tedavisi ve psikoterapi (konuşma terapisi) ile birlikte hayatına kaldığı yerden devam edilebilir.
Psikoterapi, kişinin hastalığını tanımasını, tetikleyici faktörlerin neler olabilceğini, erken uyarı sinyallerinin neler olduğunu anlamasını sağlar. Bunlara karşı baş etme stratejileri geliştirmesini, kriz planı yapabilmesini, süreci daha hakim ve kontrolü kaybetmeden yönetebilmesine katkı sağlar. Stabil kalabilmek için hedefler ve planlar yapabilmeyi, hastalığına dair anlam ve farklı bakış açıları geliştirebilmesine katkıda bulunur. Bireyin, duygularını tanımasını ve duygularını düzenlemesine, yönetebilmesine yardımcı olur. Daha işlevsel ve olgun başa çıkma yolları geliştirebilmesine katkıda bulunur.
Son olarak, unutmamak gerekir ki kimse bilerek ve isteyerek hasta olmayı seçmemiştir. Ancak bunu değiştirebilecek ve yoluna koyacak olmak sizin elinizdedir.
Uzm. Klinik Psikolog Batuhan Bilen
(*)Karma dönem: manik ve depresif belirtilerin bir arada var olduğu döneme verilen ad.
Yararlanılan Kaynaklar:
[1] Ankara Üniversitesi Açık Ders, ÇALIŞMA YAŞAMINDA DUYGULAR, DEĞERLER, TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ.bipolartürkiye.org
https://www.mind.org.uk/information-support/types-of-mental-health-problems/bipolar-disorder/types-of-bipolar/#BipolarWithMixedFeatures
https://www.nimh.nih.gov/health/topics/bipolar-disorder#:~:text=Bipolar%20disorder%20(formerly%20called%20manic,day%2Dto%2Dday%20tasks.
http://www.duygudurumvakfi.com/duygudurum/bipolar-bozukluklar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Tip_I_bipolar_bozukluk