Ben Kimim?, Esoterica Art Agency

Seçimlerimiz arasına sıkışmış hissettiğimiz zamanlar olmuştur. Başka türlüsünü arzuladığımız düşlemlerimiz de… Bu düşünce ve duygular kimi zaman bizi ziyaret eder. Bu da bir çatışma alanı yaratır.

Olmak İstediğim ve Olduğum ‘Ben’ arasında ki bir çatışmadan söz ediyorum.

Bu ikilik, gelişimin ve mevcut kendiliği daha ‘olgun’ bir yere taşımanın itici gücü de olabilir. Öte yandan; sert, erişilmesi mümkün olmayan bir mükemmeliyetçiliğe, katı bir üst benliğe (superego) sahip ketleyici bir duraklama alanı da…

Ben’ in (kendilik-self) olduğu ve olmak istediği kişi arasındaki makas açıldıkça – ister ütopik ister gerçekçi hedeflere dayansın- başarısızlık, değersizlik, kendini küçük görme, mutsuzluk ve hayal kırıklığı gibi duygular yaşanabilir. Kişinin kendine koyduğu hedeflerle arasındaki mesafe açıldıkça, kendine verdiği değer de bundan olumsuz etkilenir. Öz saygısı ve şefkati zedelenir.

Peki, her hedef erişilebilir midir? Erişilebilir olmalı mıdır?
Neyin peşinden gideceğin ve/ya bırakacağın nasıl bilinir? Bunların ayırdına nasıl varılabilir?

Sanata hiç yeteneği olmayan birinin yıllarca, bir gün meşhur bir ressam olacağını beklemesi, ticarette ne yaparsa yapsın bir türlü başarıyı yakalayamamış ve bu uğurda bir çok ekonomik kayıp yaşamış birinin ısrarı, vb.

Sebatkar ve disiplin sahibi biri olmak her ne kadar erdemli meziyetler olsalar da; ne zaman bırakacağını bilmek, neye potansiyeli olduğunu keşfetmek, kendi sınırlarını bilmek, kendini tanımak, gerektiğinde geri çekilmeyi bilmek ve yeni deneyimlere açık olmanın esnekliğine sahip olabilmek gerekir. 

Tüm bu çatışmayı yönetebilecek bir psikolojik dayanıklılıktan ve gözleyen ben‘ in varlığından söz ediyorum.

Resmin bir de öteki yüzü vardır. Burada yer alan kişiler, farklı bir durumdan muzdariptir. Bu kişiler, dışarıdan hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli koşulları sağlamış ya da en azından buna potansiyeli var gözükür. Ancak ya bunlara bir türlü erişemez ya da buna güçlük çekerler. 

Peki, burada ne gibi bir işleyiş hakim olabilir? Birey, neden kendi potansiyelini ortaya koyarken kendi önüne engeller koyar?

  • Sahip olduğu yüksek standartlarının altında ezilme korkusuyla ‘en iyisi hiç bir şey yapmamak’ mı demektedir? Böylece, hata yapmaktan kaçındığını sanıp, farkında olmadan kendine daha büyük bir kaygı ortamı yarattığını ne kadar ön görebilmektedir?
  • Kendini ortaya koymak ve kendilik aktivasyonunu gerçekleştirmenin; sevilen ötekilerce hoş karşılanmayacağı, yalnız kalınacağı, terk edileceği düşünceleri midir?
  • Rekabetin, kıskançlık ve haset doğuracağı dolayısıyla elindekilerinden de olacağı gibi bilinçdışı fanteziler midir?

Cevap, bu soruların ya da başkalarının altında yatıyor olabilir. Sonuç olarak, kişinin olduğu ve olmayı arzuladığı kendiliği arasında ki çatışmalı alan, doğru kullanıldığı ve yönlendirildiği zaman kendiliği besleyici ve gelişime fırsat sunan, güdüleyici bir rol oynar.

Arzunun olduğu yerde, hayal ve fantezi vardır. Ancak hayal (imagination) temelini gerçeklikten, fanteziyse (fantasy) gerçeküstünden alır.

Neyin peşinden gideceğinin seçimi ve sorumluluğu, bireyin karşı karşıya olduğu bir ikilemdir.

Uzm. Klinik Psikolog Batuhan Bilen

Loading

Call Now Button